Göç  göç, entegrasyon ve vatandaşlık

Bernhard Perchinig 

(Özet)

Perchinig, bu terimlerin anlamlarına geri gidiyor, analiz ediyor ama aynı zamanda onların kullanımı ve bunun sonucunda bunlar tarafından belirlenen insanları yorumluyor. Bağlantılı olarak bu 'terimleri ve anahtar kelimeler temel sosyal konuları anlamak için uygun olup olmadığı sorgulamaktadır. (S. 13) Yeni bir erişim alternatifleri ile tanımlamak isteniyor.

BM tanımına göre, uluslararası göçmen, olağan ikametinden yani çalışma, yaşam, eğlence için kaldığı yerden ayrılan kişidir ve başka bir yere ((İç göç, ölçüsü bilinmemektedir, bu nedenle her biri sadece tahminlere göre tespit edilebilir), başka bir ülkeye yerleşendir.  İkincisi, bir yıldan daha uzun sürerse BM onu „uzun vadeli uluslararası göçmen“olarak tanımlar. Asıl Ikamet ülkesine dönerse tamamen tanımsal ve istatistik olarak tekrar bir göçmen olur. Göç terimi bu yüzden  gelinen ülke ile gidilen ülke arasında bir tek yönlü yoldur. Göç terimi, yalnızca ulus devlet perspektifinden, göçmenleri temas ve ilişkileri olmayan sadece ülkeyi terk eden bir birey olarak  görür. 'Göçün en önemli işlevlerinden biri, farklı dünyalar arasında bir köprü olduğunu, bilgi, kültür, dilek, istek, beceri ve sermaye nakliye edildiği gözden kaçar.' (S.17)

Bugün entegrasyon (s.19) pozitif olarak görülür, ancak entegrasyonun genel kabul görmüş bir kavramı (s. 20) yoktur. Bazıları adil fırsat (Caritas İsviçre), diğerleri (HC Strache, FPÖ) ise entegrasyonu bir zorunluluk olarak anlıyor. Alman dilini öğrenme ve işgücü piyasasına katılmaya odaklanmış. Entegrasyon ortak bir dil, ortak değerler açısından kültür içinde tartışılır, aynı zamanda başarılı entegrasyonun ulus devletin tarihsel ideal bir görüntüsü anlamında tanımlanır. Bu yüzden de devletin yükümlülüğü, entegrasyon önündeki engelleri ortadan kaldırmak için belirlenmiş, toplumsal eşitlik sağlamaktır. Ancak, göçmenlerin eylem (s.22) için kendi potansiyeli olmadan ayrımcı yapıların kurbanı olarak kategorize edilir.

Dil ve iletişim becerilerinin edinimi bu başvuru yüzden Perchinig’e göre örtülü, ve kimlik tartışmasının açıkça değil. Bunu kanıtlamak için, o Avrupa yaygınlaştırılan vatandaşlık ve entegrasyon testlerinden birkaç örnek veriyor. İngiltere ve Hollanda'ya göz attıktan sonra, o Avusturya vatandaşlık testini ayrıntılı olarak analiz ediyor. Testin bir bölümü  federal ki bu hukuki ve siyasi konularla sınırlıdır ve diğer tarafıda ülke bölümünden oluşur. Ikinci yarısında inanılmaz yoğun tarihsel olaylar, kişilikleri, kilise vakıflarına ilişkin odaklanlır. Politik katılımı genişletmek için yardımcı olabilecek alanlarda değilde federal devletin ortaçağ kültürünü hatırlanmasına önem verir.
Bunun ardından bir gezide Perchinig vatandaşlık testlerinin önemini önceki kabile toplumlarının inisiyasyon ayininin modern aracı olarak analiz eder. Buda vatandaşlığın büyüme eylemidir ve bu yüzden yabancı vatandaşlar çocuklaştırılır. (S.24) Perchinig‘den sonra vatandaşlık testi hem geleneksel enerji teknolojileri, hem de devletin gücünü teslim genelleştirilmiş bir jest gerektiren bir 'benlik teknolojisi' içerir. (S. 25)

Bugün, artan küreselleşme, toplumsal etkileşim ortamıdır (s. 31) ve pazarın büyük takdir olarak kabul edilmelidir. Pazar eşitlik değilde eşitsizlik, rekabet, bundan dolayı kalkınma bütünlük yönünde değilde toplum ve yaşam şansını parçalanmasina götürür.
Perchinig Hint Nobel ödüllü Amartya Senatör düşüncelerine yeni bir bakış açısı getiriyor. O’da „Gerçekleşme fırsatları“na odaklanmıştır. Bundan sonra, gelir ve servet bir son değil, sadece başarılı bir yaşam icin amaç demektir. Önemli olan kişinin tanınmasıdır ve İnsanların potansiyellerini geliştirme olasılığıdır. Bu, eşitlik ve ayrım gözetmeme yasal ve yapısal çerçevesini … öte yandan, aynı zamanda beceri ve bireysel yeteneklerini, …  vede bireysel hazır olmayı gerektirir. (S. 33)

Gerçekleşme fırsatı fikrini yürütme ayrımcılıkla mücadele ve eğitim politikasına yönetir, ilki eşit piyasa erişimi için gerekli olan bilgi ve beceri edinimi, ikincisi ise, ancak tanıma anlamında sembolik sermaye getirdiğini göstermek için önemlidir. Örneğin onaylı nitelikler şeklinde, fakat aynı zamanda dil ve diğer bölgelerin kültür bilgisi anlamlı olarak daha yüksek verim getirir. (S. 34)
Sonuç olarak, vatandaşlık sorunu küreselleşen dünyada tartışılan, ama çok ikamet hakları, işgücü piyasasına erişim konusunda sorular olduğunu, siyasi katılımını gündeme getirdi. 'Denizenship' veya 'konut vatandaşlık' terimlerinden anlaşılan bu haklara otomatik erişim olduğu anlaşılıyor, ayrıca bu belirli bir ikamet süresi sonrasında vatandaş olmayan içinde geçerli. (S.36) Avrupa Komisyonu bu bağlamda sivil vatandaşlıktan söz eder. 2005 yılından bu yana üçüncü ülke vatandaşlarının yasal statüsü bu fikri unsurlarlı alır. Bu arada, vatandaşlar, AB vatandaşları ve uzun ikamet eden üçüncü ülke vatandaşları arasında büyük bir uçurumun oluşur… bir tarafta ..... ve geçici, sadece tolere veya ülkede belgesiz kalan kişiler. (S. 36)
Perchinig’e göre, bu sorunların vatandaşlık kavramı söz konusu olması halinde çözülebilir: Tüm farklılıkları bugün vatandaşlık devletin tekel bir tanımı ile karakterizedir. Bireylerin Yasal Alacakları vatandaşlığa yasal hakları zayıf ve şikayet  edilemezdir. Vatandaşlık erişim tek taraflı güç ilişkilerini yansıtır. (S. 37) Hedef Avrupa vatandaşlığı seçimi için ikamet ülkelerindeki tüm haklara sahip olmayı önerme olacaktır ve ve tüm ekonomik yükümlülükleri, ama başka hiçbir sadakat ilişkileri, yani bireyin proaktif bir kararı.

Dr Bernhard Perchinig
1958 yılında Klagenfurt / Celovec’de doğdu
1986: Dr. phil. Doktora (takdir ile), Viyana Üniversitesi
Tez: "Biz Kärnten‘liyiz  o kadar ..." Kärnten‘deki Alman milliyetçiliği ve politik kültür.
Drava‘da (Klagenfurt / Celovec), 1989 yılında yayınlanmıştır.
1988-1989: Doktora Sonrası Araştırmacı, Siyaset Bölümü, Strathclyde Üniversitesi, Glasgow.
Araştırma Görevlisi, Avrupa Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü, Kentsel Enstitüsü ve Bölgesel Araştırmalar: 01/2003 tarihinden beri